Sayfalar

YÜZÜME KAPIYI KAPADIĞIMDA



27 Aralık 2003


Birinin yüzüne kapıyı kapamak, en basit anlamıyla, o kişiyi içeri almamak veya onun içeri girmesine izin vermemek demek.

Bu ifadenin şiddetini daha da artırmak için kapamak sözcüğünü çarpmak sözcüğüyle değiştirmek yeterli gibi görünüyor ki bu durumda bu ifade ister istemez kovmak anlamına komşu olur:
Kapıyı yüzüne çarptım!
Çarpılan bir kapının hangi tarafında durulur?

En azından iki taraftan birinde: ya önünde, ya ardında. Çünkü kişi kapıyı ya birinin yüzüne çarpar veya kapı kişinin yüzüne çarpılır. Her iki halde de kişinin yüzü kapıya dönük olmak zorundadır, başkasının yüzüne kapıyı çarptığında da, başkası tarafından kapı yüzüne çarpıldığında da.

Peki bu durumda kişi kapıyı kendi yüzüne nasıl kapayabilir, bir kapıyı kendi yüzüne nasıl çarpabilir?

Kapayamaz veya çarpamaz ise, bu yazının başlığında bir yazım hatası olmalı: yüzüme kapıyı kapadığımda.

Acele etmemeli de Yunus'un şu dizelerine kulak kabartmalı:
İstediğimi buldum eşkere can içinde 
Taşra isteyen kendi kendisi ten içinde 
Uğru olmuş uğrular gene kendiyi tutar 
Şahne kendisi olmuş kendi zindan içinde 
Tartmış kudret kılıcın çalmış nefsin boynuna 
Nefsini tepelemiş elleri kan içinde  
Girdim gönül şehrine daldım ânın ka’rına
Aşk ile seyrederken iz buldum can içinde
Kapıyı başkalarının yüzüne kapamak hiç de zor değil.

Başkalarınca kapanacak kapıların ardında öylece kalakalmak da.





Peki ya kişinin kendi yüzüne kapıyı kapaması?

Kapıyı kendi yüzüne yine kendisinin çarpması? Aynı anda, aynı kapının iki tarafında da bulunması?

Bir defada hem kapıyı kapayan, hem de yüzüne kapı kapanan kişi haline gelmesi?






Güç olan, güç kavranan nokta da burası olmalı değil mi?

Güç ama imkânsız değil. Şayet biraz gayret edersek kimbilir belki de bu ifadeyle ne kastedilmiş olduğunu anlayabiliriz.

Dilerseniz içine kapanmak, eve kapanmak deyişlerini hatırlatmaya çalışalım ve anlamı işbu kapanmak sözcüğünden hareketle çözümlemeyi deneyelim.

Kapanmak sözcüğü, dikkatle düşünülecek olursa bir geri çekilme hâlini anlatır. İçine kapanan veya eve kapanan kişi kendisini bir kapının arkasına çeker, bir yere veya içeriye girmez, bilakis o yere doğru, içeriye doğru çekilir, geri çekilir ve bir perde gibi kapıyı başkalarıyla kendi arasında bırakır.

Bu açıklamaya itibar edersek, bu durumda içime kapandığımda, yani içime çekildiğimde yüzüme kapıyı kapamış mı oluyorum?

Olmuyorum, zira içime veya evime kapandığımda perdeyi yine  kendimle başkaları arasına çekmiş, yine başkalarının yüzüne kapıyı çarpmış oluyorum, kendimi onlardan yalıtıyorum, başkalarıyla temasımı kesiyorum. Oysa yüzüme kapıyı kapadığımda, kendisiyle arama perde çektiğim bir başkasını bulmayı başaramıyorum. Bir başkası yoksa ve ben de taşradan (dışarıdan) sözetmeyi bir türlü beceremiyorsam, o halde nasıl olur da içime kapanırım, kapanabilirim?

Dışı olmayanın, içi nasıl olsun?

İçime kapanabilmem için bir dışarı (taşra) olmalı. Evet bir yer olmalı, bir yerde durmalı ki oradan geri çekilebilmeli, içe kapanabilmeli.

Yüzüme kapıyı kapadığımda ise, içeride kalan ben başkalarının yüzüne değil, kendi yüzüne kapıyı kapamış oluyor.

Ne diyordu Yunus?
Şahne kendisi olmuş kendi zindan içinde
Yani hem gardiyan, hem mahkum.

Tutan da kendisi, tutulan da.

Hem zindanın dışında, hem de içinde.

Sadece parmaklıklarının önünde değil, aynı zamanda arkasında da.

Diğer bir mısrâda da aynı hakikat resmediliyor:
Tartmış kudret kılıcın çalmış nefsin boynuna 
Nefsini tepelemiş elleri kan içinde
Tam da burada sormak gerekmez mi: Kana bulanan eller hangi bedene ait? Tepelenen nefis, tepeleyen nefsin kendisi değil mi?







Görüyorsunuz değil mi, bu daracık alan içinde ne yaparsak yapalım karmaşanın içinden çıkmayı bir türlü beceremedik.







O halde sözü daha uzatmayalım da yine Yunus'un dizelerine sığınıp çıkış umudumuzu başka bir zamana bırakalım:
Gözsüze fısıldadım sağır sözüm işitmiş 
Dilsiz çağırıp söyler dilimdeki sözümü yüzüme
İşitmekle yetinme ey talib, anla!

Varlık bulmanın, varlıkta bulunmanın tek amacıdır çünkü anlamak!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder