Sayfalar

KADININ ARİTMETİKSEL ANALİZİ


21 Şubat 2004


Johannes Kepler adını sanırım pek duymayanımız yoktur. Kendisi XVII. yüzyılın ünlü matematikçi ve astronomlarından biriydi. 27 Aralık 1571'de Almanya'nın Weil der Stadt şehrinde doğan, 15 Kasım 1630'da ise Regensburg'da ölen bu bilimadamı —tamamlamamış olmakla birlikte— ilahiyat eğitimi almış, ilk kitabı Mysterium Cosmographicum henüz 26 yaşındayken Tübingen'de basılmıştı.

O devirde bitmek bilmeyen Katolik-Protestan çatışmasından ziyadesiyle etkilenen Kepler, 1600'da Tycho Brahe ile tanışmış, bu ünlü gözlemcinin ölümünden sonra da onun halefi olmayı başarmıştı. Artık Prag'taki II. Rudolf'un İmparatorluk Matematikçisi oydu. Nitekim o da sorumluluğunun gereğini yerine getirip kralın adıyla anılan tartışmalı Rudolf Cetvellerini Aralık 1626-Eylül 1627 tarihlerinde Ulm'da yayımladı.



1605'te  Mars'ın yörüngesinin oval olduğunu keşfeden Kepler kendi adıyla anılan üç de yasa vaz etmişti. İlk iki yasası şöyleydi:

1) Bütün gezegenler, odaklarından birinde Güneş'in bulunduğu elips biçimli yörüngeler üzerinde hareket eder. 
2) Bir gezegeni Güneş'e bağlayan doğru parçası eşit zaman aralıklarında eşit alanlar tararlar.

XVII. yüzyılın sonlarına doğru Isaac Newton'un çalışmalarıyla Kepler'in üç yasasının gerekliliği anlaşılmış ve Newton Fiziği her ne kadar Kepler'in Gök-Fiziği anlayışından farklıysa da bu yasalar Newton tarafından Güneş sisteminin dinamiklerini tanımlamada kullanılmıştı.

3 Temmuz 1611'de eşi Barbara ölünce yalnız kalan ve çocuklarına bakacak bir kadına da ihtiyaç duyan Kepler için uygun bir aday bulmak büyük bir sorun halini almıştı. Öyle ki gezegenler kuramı konusunda yıllarca süren çalışmalarını Mars ile mücadele olarak adlandıran bu bilimadamının zihninde bu sefer adaylardan birini seçmek konusunda benzer bir mücadele başlamış oldu.

İntegral hesabının gelişimine büyük katkılarda bulunan bu büyük zekânın eş arayışını matematiksel bir sorun haline getirmesi şaşılacak bir durum olmasa gerek. Nitekim Kepler'in eş arayışının eğlenceli hikâyesini öğrenmek için bir arkadaşına yazdığı mektubun özetine şöyle bir göz atmak bile yeterli olacaktır sanırım.

1 Numara kendisinin ve karısının Prag'dan tanıdığı, karısının ölmeden önce Kepler'e onu tavsiye ediyormuş izlenimini verdiği bir duldu. [Kepler kadını yıllar sonra çekici bulmadığı ve nefesi pis koktuğu için istemedi.]Kadının kızlarından birinin zaman içerisinde 2 Numara olmasıyla işler karıştı ve biraz da yakışıksız bir hal aldı. 
Bu olasılıkların dışında bir de çekici ve çocuklarla iyi anlaşan biri olan Bohemyalı bir dul, 3 Numara vardı. [Bu evliliğin olmasını engelleyen ciddi engeller zuhur etmişti.] 
Liste Linz'teki saygın bir aileden gelen, çekici, atletik yapılı 4 Numarayla devam etti. Kepler'in aklı 5 Numara ile meşgul olmasaydı iyi bir çift olabilirlerdi. 4 Numarayla karşılaştırıldığında 5 Numara o kadar saygın bir aileden gelmiyordu, daha az mülkü ve daha küçük bir çeyizi vardı. Ama ciddiyeti, bağımsızlığı ve herşeyin ötesinde sevgisiyle ve Kepler'in onun alçakgönüllülüğüne, tutumluluğuna, çalışkanlığına ve üvey çocuklara olan sevgisine olan güveniyle öne çıkıyordu. 
Kepler herşeye rağmen 3 Numarayla evlenip evlenmemek konusunda tavsiye beklerken bocalıyordu. Ondan vazgeçtiğinde tekrar 4 Numarayı düşünmeye başladı ama bu arada 4 Numara beklemekten bıkmış ve başka biriyle nişanlanmıştı. 5 Numara da cazibesini yitiriyordu. 6 Numaranın belli bir asaleti vardı ama olgun değildi ve muhtemelen kibirliydi. 5 Numaradan vazgeçtiği için kendisini becereksiz hisseden Kepler ona döndü. Ama o zaman da kadının sıradan biri olmasından kaygılanan arkadaşları soylu bir kadın olan 7 Numarayı tavsiye etti. İyi bir adaydı ama Kepler karar veremedi, bu yüzden kadın onu reddetti. 
İmparatorluk matematikçisinin kur yapmaktaki beceriksizliği de sürüyordu. 
8 Numaranın Kepler'in cemaatten dışlanmış olmasına bağlı tereddütleri vardı. 9 Numara ise akciğerlerinden rahatsızdı. Kepler bunu öğrenince kadına bir başkasına âşık olduğunu söyledi. 10 Numara çirkin ve öyle şişmandı ki Kepler insanların görünüş bakımından bu kadar zıt olmalarına güleceğinden korktu. Son olarak 11 Numaradan uzun bir bekleyişten sonra vazgeçti, çünkü kadın çok gençti. 
5 Numara uzun süredir aklındaydı. Cesaretini toplayıp ona geri döndü, evlenme teklif etti, o da kabul etti.(James Voelkel, Johannes Kepler: Yeni Gökbilim, s. 81-82, Ankara, 2002)

Kepler için kadın sorununu süreksiz niceliğin, yani aritmetiğin konusu haline getiren en önemli olay, yukarıdaki alıntıdan da anlaşılacağı üzere eşinin vefat etmesiydi. Önünde çok sayıda aday belirivermişti ve problemin sayısal karakteri de ister istemez çözüme aritmetiksel bir nitelik kazandırıvermişti.

Burada bilimadamlarının cevabını bulmaları gereken temel soru şu:

Kepler bugün yaşasaydı, acaba sorunu sürekli niceliğin, yani geometrinin konusu haline getirmeyi başarabilir miydi?

Hiç sanmıyorum, zira sürekli nicelik (mekan) ancak çağdaş feminizmin çözebileceği bir problem.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder