Sayfalar

ABARTIRIM SENİ SENDEN


9 Kasım 2008




Ben hiç melek görmedim, gösterin çizeyim, der ünlü Fransız ressam Gustave Courbet. Bu sözüyle katı gerçekçiliğini temellendirdiğini düşünür L’Origine du mondeun ressamı. Kendince. Sanki resmederken gerçekten de gerçeği resmediyormuş gibi.

Resmetmiş gibi.

Ressamın Atölyesinde (1855).

Alemin Menşeinde (1866).



Courbet kendi meleklerini çizdi oysa.

Gördüklerini. 

Görebildiklerini.

Taş Kırıcılarını (1849).




Sanatçılar veya düşünürler, ulaşabildikleri son noktada dahî gerçeğin ne tarafını, daha da önemlisi ne kadarını görebilir ve(ya) gösterebilirler? Evet, ne tarafı ve ne kadarı gösterilebilir gerçeğin?

Ancak görülebildiği tarafı ve görülebildiği kadarı. Yani en çok bir tarafı ve bir mikdarı.

Sanatın ve düşüncenin kaderi, taraf ve kadarın sınırları içinde hareket etmek, mümkün olduğunca bu sınırları hem de gidebilecekleri en uç noktaya dek zorlamaktır. Abartmak yani.

Yüksek düşünce ve sanatın özü, Aristo’dan bu yana tekrarlandığı gibi hiç de mimetik değildir. Gerçek, hiçbir surette kendi olağan sınırları içinde görülemez ki gösterilebilsin. Büyütme zorunludur. Abartma. Gerçeği eteklerinden çekip genişletme. Nereye kadar? Gidebildiği yere kadar!

Mimesis (μίμησιςsığ zekâların avuntusu. Mukallidlerin. Görüneni bir gerdanlık (kılâde) gibi boyunlarına geçiren taklitçilerin. Takliddeki kılâdeyi göremeyenlerin.

Gerçeğin, hatta bazen gerçekliğin taraf ve kadar sözcükleriyle ilişkilendirilmek suretiyle anlatılması, böyle bir anlatım zorunluluğunun ortaya çıkması, gerçeğin doğası gereği. 

Tecessüm etmiş, yani bir cisme, bir bedene, bir heykele dönüşmüş olan gerçekliğin elbette boyutları olmak zorunda. Kendine özgü boyutları. Eni, boyu ve derinliği. Hacmi. Hâl böyle olunca, işin içine taraf da, mikdar da girmek zorunda. Nicelik yani. Ölçülebilir ve sayılabilir olan. Hesap.

Gerçek ölçülebilir olduğu sürece, gerçeğin ancak bir tarafını ve bir mikdarını görmek ve göstermek zorundadır düşünürler ve sanatçılar. Üstelik her defasında gerçeğin bir tarafından ve bir mikdarından bahsettiklerini de farketmek boyunlarının borcu.



Peki gerçeklik?

Hakikat?

Hakikatin boyutları olmaz. Ne hacmi, ne eni, boyu ve derinliği vardır hakikatin. Ölçülemez. Hesaplanamaz. Niceliğe indirgenemez. Sadece kavranır. Bir bütün olarak yaşanır. Bir anda. Bir defada.




Elinize mezura, pergel, gönye almanıza gerek yok bu yüzden. Muhayyilenizden yardım isteyin bir tek. Hayal edin, tahayyül edin, muhayyilenizi zorlayın, düşleyin, aynanın arkasına geçmeye çalışın. Perdenin arkasındakini görmeyi deneyin. Perdelerin arkasındakini. Kendinizin. Gerçeğin arkasındakini.

Abartın gerçeği son raddeye kadar. Hakikati buluncaya kadar. Hiç değilse Nesimî kadar.
Mende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam 
Gevher-i lâ mekân menem, kevn ü mekâna sığmazam
Abartı karşılığında eskiden mübalâğa sözcüğü kullanılırdı. Mübalâğa’nın kökünde, kökeninde er(dir)mek, ulaş(tır)mak mânâsı vardır. Siz sözlüklerin sustuğuna bakmayın, abartmanın da öyle.

Apar(t)mak sözcüğüyle akraba olduğundan niçin kuşkulanalım?

A-parmak en son tahlilde alıp parmak, yani alıp götürmek demektir. Alıp kaçırmak. Uçurmak. Nitekim parmak/barmak sözcüğünün aslı varmaktır. Bilenler bilir, barmaktan türeyen barış sözcüğü de iki şeyin birbirine kavuşması, uyması, uzlaşması demektir. Aslı da varıştır. Yani parmaklar birbirine barmalı, barışmalı, eller sıkılıp eller birbirine kavuşmalı.

Gerçeğe değen parmaklarınız gerçekliğe de uzanmalı. Hakikate.

Hakikati avucunuzun içine alamazsınız. Ona ancak parmaklarınızı değdirebilirsiniz. Parmaklarınızın uçlarını. Parmak uçlarınızı. Abartmalısınız o hâlde, gerçeğin sınırlarını son kerteye değin zorlamalısınız. Gittiği gidebildiği yere kadar. Parmak uçlarınızın değebildiği noktaya kadar. O’na kadar. Zatına kadar. Hüsn-i cemâli, size sizi unutturana kadar.

Söz Nesimî’ye değdi madem, Nesimî’de erisin:
Menim nem var bu tende, can ânındır 
Ki cane kim kıyar, canan ânındır
Ne yaman çelişki değil mi, sevgilinin sizi sizden geçiren o hüsn-i cemali dahî bir abartının eseri.

Kendi eseri.

Tanrı’nın eseri.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder