Sayfalar

ZEVK

Eylül 2017



Ne ilginç değil mi zevk, ‘alınan’ bir şey, keyif de öyle, lezzet de, haz da. Anlam düzeyinde hepsi de bir idrak tarzı, bir algı, bir alımlama biçemi. Tümünün de Türkçe karşılığı: tat. Öyle ya, diğerleri gibi, tat da hep alınan bir şey. Karşıtıysa acı. Ne ki “zevk almak” ile “tat almak” arasında bir ince ayrım varmış gibi görünüyor, çünkü tat (tıpkı lezzet gibi) daha çok damak aracılığıyla ulaşılabilecek nesnelerle sınırlıymış gibi, ama zevk ve haz öyle değil. Örneğin bir şeye bakmaktan, bir ânı hayal etmekten, bir gülü koklamaktan, bir şiiri dinlemekten tat alınmaz ama pekala zevk alınabilir, ayrıca haz da, keyif de. Buna karşın, bazen de “zevkli olan”ın tinselliği kalınlaşmak suretiyle tenselliğe dönüşürken “tatlı olan”ın duyusallığı beklenmedik bir anda masumiyetin tüm zerafetini temsil eder hale gelir, çünkü “zevkli olan” daima sonbaharın sonlanışında, “tatlı olan”sa hep ilkbaharın gelişinde alımlanır.


*OT Dergi


Facebook




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder