Sayfalar

GURUR

Nisan 2017



Kaçınılmaz yasadır, asla değişmez: mağdur olan mağrur olur.

Gurur’un en açık anlamı ‘aldanış’; keza garur ‘aldatıcı’, mağrur ise ‘aldanan’ demek. Fakat gurur Türkçe’de daha çok kibir (büyüklenmek, şişinmek) sözcüğünün eşanlamlısı olarak kullanılıyor, örneğin mağrur deyince “kibirli olan/şişinen” anlaşılıyor. Böylelikle de neden sonucun yerine geçmiş oluyor, çünkü kibir nedendir, gurur ise o kibrin sonucu,  yani “büyüklenirsen aldanırsın” veya “aldanmak istemiyorsan büyüklenmemelisin” gibi.

Her aldanış, her mağruriyet bir büyüklenişin sonucu. Aldanış varsa kaçınılmaz olarak bir aldanan ve bir aldatıcı da vardır. Örneğin Kur’an’da, doğrudan Şeytan’ın yanısıra içinde bulunduğumuz aşağılık yaşamın (el-hayat’ud-dünya) kendisi de birer aldatıcı olarak tanımlanırlar. Peki bu aldatıcılar kurbanlarını neyle aldatırlar? Elbette şeytan şeytanlığıyla aldatır, yani muhatablarını inadına kibrin âlâsıyla, yani en kutsal, en ortak, en yüksek değerlerle ayartır, Kur’an’ın ifadesiyle: “Allah”la.

Aldanış insanın en büyük ihtiyacı.

İnsanın aldanmaya ve aldatmaya ihtiyacı var, çünkü ne pahasına olursa olsun yaşamda kalmaya ihtiyacı var.

Aldanmaya ve aldatmaya ihtiyacı var, çünkü inanmaya ve ne yapıp edip çıplak hakikatin (nude veritas) üzerini örtmeye ihtiyacı var.

Gururun en temelinde aldanan ve aldatan birleşir; çünkü insan nefsi kendisini aldatmaya başlarsa hem aldanan hem aldatan olup çıkar.


İşte bu halden kurtulabilmesi için nefse iman ve islam ilaçları yetmez, acı da olsa talibin biraz ihsan şurubundan içmesi gerekir.


* OT Dergi





Facebook







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder