26
Ekim 1999
Camilerin
ve mezarlıkların kültür ve siyaset tarihimiz açısından sembolik değerleri
fevkalâde yüksektir.
Sözgelimi
padişahlar Eyüb
Camiinde kılıç kuşanırlardı.
Mustafa Kemal Atatürk, en önemli nutuklarından biri için Zağnos Paşa Camiini seçmişti.
Türkiye Büyük Millet Meclis'i, Hacıbayram
Camiinden yola çıkmıştı.
Sadettin
Kaynak, papyonu ve simokiniyle ilk Türkçe hutbeyi Sultanahmet Camiinde okumuştu.
Beyoğlu Ağa Camii (Nâzım Hikmet'in o meşhûr
sözünü hatırlayın!)
Şişli Camii (İlk apartman sosyetesinin uğrağı.)
Teşvikiye Camii (avdetîlerin cenazeleri umûmiyetle
buradan kalkardı.)
Dolmabahçe Camii (Müdavimleri arasında Vehbi Koç'un da
bulunduğu, Garabet Balyan'ın eklektik Barok mimarisiyle inşâ ettiği modern
camiilerden.)
Nuruosmaniye Camii (Simeon Kalfa'nın elinden
çıkmıştı ama Hasan Akkuş'uns elinde hâfızlar cenneti haline geldi.)
Göztepe Camii (ilk ve son Türkçe namaz denemesi, bu
camide gerçekleşti.)
Yerebatan Camii (ilk Türkçe Kur’an okuma denemesi burada
yapıldı.)
Bayezid Camii (İslâmcı gençler ilk cuma eylemlerini bu
camide başlattılar, zira İ.Ü.'nin hemen karşısında bulunuyordu.)
Cezerî Kasım Paşa Camii (bir süre sonra eylemler bu
camiye sıçradı, zira Cağaloğlu basınının tam ortasında yer alıyordu.)
Ayasofya Camii (siyasî sembolizminden söz etmeye hâcet
var mı?)
23 Ekim 1999 tarihli Sabah
gazetesinde “Neden Maltepe Camii'nde Değil?” başlıklı bir haber-yorum yazısı
yer aldı. Yazıda, Ankara'da Maltepe Camiinin
laik kesimin, Kocatepe Camiinin
devlet erkânının, Hacıbayram Camiinin
ise muhafazakâr kesimin camii olarak kabul edildiğinden bahisle, Taner
Kışlalı'nın cenaze töreninin, yaşamı boyunca savunduğu felsefeye ters düşmek
için değil, hem cami avlusunun ve bulunduğu alanın genişliği hem de güvenlik
sağlamanın kolaylığı nedeniyle Kocatepe Camii'ne alındığı yorumu yapılıyordu.
Buyurun
birlikte okuyalım:
Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Prof. Muammer Aksoy, Bahçelievler 2'nci Cadde'deki evine girmek üzereyken üç el silah sesi duyuldu. Şakağı ile göğsünden vurulmuş, kanlar içinde yere yığılmıştı. Hastaneye bile kaldırılamadan yaşamını yitirdi. Maltepe Camii'nde binlerce kişinin katıldığı bir cenaze namazının ardından toprağa verildi.
Atatürkçü, laik İlahiyat Doçenti Bahriye Üçok, kargo servisinden adına gelen kitap paketini almış evine dönmüştü. Onun cenaze töreni de 8 ay önce öldürülen dava arkadaşı Aksoy gibi Maltepe Camii'nde yapıldı.
Uğur Mumcu, Üçok'tan yaklaşık 2.5 yıl sonra 24 Ocak 1993'te Ankara Karlı Sokak'taki evinden çıkıp arabasına bindiği sırada patlayan bomba ile öldü. Mumcu için de Maltepe Camii'nde bir tören yapıldı. Soğuk ve yağışlı havaya karşın yüzbinlerce insan ‘Uğurlar ölmez’ diyerek yürümüş, terörü lanetlemişti.
Bu üç cenazenin de dikkati çeken bir özelliği vardı : Üç cenaze de Maltepe Camii'nden kalkmıştı. Laik, demokratik kesimler, aralarında adeta sessiz bir anlaşma yapmışlardı. Cenazelerini bu camiye götürüyorlar ve ebediyete oradan uğurluyorlardı. Sanki Maltepe laik bir camiydi. Maltepe, laik, demokratik, Atatürkçü kesimin ebediyete uğurlanma durağı olurken, Kocatepe Camii de devletin üst kesimindeki insanlar için aynı fonksiyonu üstleniyordu. Ankara'nın en eski ve ünlü camilerinden Hacıbayram ise, yine sessiz sedasız bir şekilde muhafazakâr kesimin uğrağı haline gelmişti. Bu kesim yakınlarının cenaze namazlarını bu camide kılıyorlardı. Hatta RP, 1994 yerel seçimlerinde büyük bir başarıya imza atınca başta Necmettin Erbakan olmak üzere partili milletvekilleri ve belediye başkanları bu camide namaz kıldıktan sonra Ankara'da arabalarla tur atmışlar, partilileri selamlamışlardı.
Ankara'daki camilerin siyasi görüşlere göre bölünmesi bugün Ahmet Taner Kışlalı'nın cenaze namazıyla sona eriyor. Herkes ömrü boyunca laiklik savunucusu olan Kışlalı'nın cenazesinin Maltepe Cami'inden kalkmasını bekliyordu. Teamüller böyle düşündürüyordu. Çünkü Atatürkçü, laik, demokrat insanlar için Maltepe Camii'nde tören düzenlenir, devletten üst düzey bir insan ölürse onun için Kocatepe Camii devreye sokulurdu. Siyasi İslamcıların camii ise Hacıbayram'dı.
Bugünkü cenaze, Kışlalı'nın ailesinin isteğiyle Kocatepe Camii'ne alınmıştı. Kışlalı'nın yaşamı boyunca savunduğu felsefeye ters düşmek için değil, hem cami avlusunun ve bulunduğu alanın genişliği hem de güvenlik sağlamanın kolaylığı nedeniyle böyle bir karar verilmişti.
Kısacası,
camilerin ve mezarlıkların taşıdıkları siyasal
simgeler dikkate alınmaksızın, Cumhuriyet tarihi yazılamaz. Selâtin camiilerinin
musalla taşlarının ağırladığı konukların listesi, sadece Osmanlı dönemi değil,
Cumhuriyet dönemi siyasetini de yorumlamak bakımından vazgeçilemez birer belge
niteliğindedir.
Bana, Fatih Camiinde cenaze namazı kılınan
fikir ve devlet adamlarının isimlerini söyleyin, ben hemen size kim olduklarını
söyleyeyim.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder