Sayfalar

HINÇ

Haziran 2016





Bellek iyi kötü tüm idraklerin, tüm yaşanmışlıkların içinde saklandığı biricik mekân, büyüklüğüyse göreceli, bazen bir tür kumkuma, kap, kiler, bazen bir tür korunak, depo, bazen de hangar, ama daima içinde gezilmesi güç bir labirent. Eskiler bu yüzden onu kuvve-i hafıza olarak adlandırmışlar; ama aynı zamanda o, anımsanacak ve gerektiğinde kullanmak üzere çıkarılacak ne varsa hepsinin tıkabasa doldurulduğu bir hazne. Bu işlevi nedeniyle aldığı adsa kuvve-i zakire. İlki saklama gücü, ikincisi anımsama gücü. Çünkü onda anımsanmak üzere bir kenarda tutulan idrakler kadar, bilinçten saklı kalması (unutulması) istenen idrakler de yer alır. Şiddet ürünü idrakler öfkeye, öfke kine, kin intikama dönüştüğünde bellek edilgen hâle gelir, bu-ara-da sadece unutma yeteneği değil, bastırma yeteneği de zayıflar.

Hınç işbu zayıflığın ürünü. Gömülü olduğu patlayıcıyı ne zaman tutuşturacağı kestirilemeyen bir fitilin sönmek bilmez alevi. Kendini mağrur ve mağdur olarak duyumsayanların biricik besini. Çaba ve azim suretine bürünen tüm hırs ve ihtiraslara ölümsüzlük kazandıran kara büyü. Tapınağının temeli içgüdüler, büyücüleriyse sözde ahlak âbideleri. Hınç bu yüzden etkinlik halinde tezahür eden bir edilgenlik. İktidarsız tinin din ve ahlak perdesi arkasından sırıtan sönmüş bedeni. Gayz ve nefretin cübbeli hali. Saf açlık. Azad kabul etmez kölelik. Muhatabından çok sahibini yakıp yıkan bir illet-i hased. Bu nedenle tedbiri akıl, ilacı vicdan, dermanı şefkat, şifası muhabbet.



* Ot Dergisi Haziran Sayısı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder