Mart 2016
Ben hiç düşünmeden, eyvah, diye cevap verdim, çocuğunuzun ne sorunu var?
Masadakilerin tuhaf tuhaf baktıklarını görünce
de ilâve ettim:
Bu yaşta bu denli başarılı olmaya ihtiyaç duyduğuna göre, muhakkak bu çocuğun kendisini başa çıkmak zorunda hissettiği ciddi bir sorunu olmalı!
Masadaki sessizlik uzun sürmedi, baba, ne
sorunu olsun beyefendi, hiçbir sorunu yok, gayet normal bir çocuk, diye karşılık verdi.
Huysuzluğum tutmuş olmalı ki ben de, mümkün değil,
diye mukabele ettim,
Değil bir çocuk, bir yetişkin bile, normal olduğu takdirde, yüksek başarıların peşinden koşmak ihtiyacı hissetmez. Mutlaka fark etmediğiniz bir sorunu olmalı!
Meselâ, dedim, arkadaşlarıyla arası nasıl?
Çok arkadaşı var mı? Oyun oynamayı seviyor mu?
Baba önce nasıl cevap vereceğini bilemedi,
sonra, var tabii, kabilinden bir şeyler söylemeye çalışırken, eskiden beri ailenin
yakını olan doktor arkadaşım, hay Allah, nasıl da farketmemişim. Dücane Bey
haklı. Gerçekten de onun doğru dürüst arkadaşı yok. Pek oyun oynamayı da
sevmez. Ben ne zaman çocukları lunaparka götürmek istesem, o gelmek istemez,
odasına kapanır, televizyon seyretmeyi tercih ederdi, şeklinde açıklamalar yapmaya
başladı.
Hikâyenin devamı o kadar önemli değil. Ancak
şu kadarını söyleyeyim ki beni şaşırtacak farklı bir neticeyle karşılaşmadım.
Eskiden beri, göz alıcı başarıların öykülerini
hep kuşkuyla karşılarım. Ne zaman başarıyla övünen biriyle karşılaşsam, acaba
bu zavallının ne sorunu var ki bu denli başarılı olmaya ihtiyaç duymuş, diye
düşünürüm.
Başarının türü önemli değildir. Bedeli zor
ödenmiş her başarı, her yükseliş, gerçekte bir kaçıştır. Kimsenin kuşkusu
olmasın ki başarıların yegâne yararı, geride/içte saklı bir şeyleri örtmeye
matuftur.
- Başarmak kolay değildir.
- Başarı kazanmak zordur.
- Her başarının bir maliyeti vardır.
Bu cafcaflı açıklamaları duyunca sormak
gerekmez mi:
İnsan niçin bu maliyeti öder?
Zorluklara katlanmayı gerekli kılan
nedir?
Kişi niçin durup dururken zorluklarla uğraşmak ister?
Cevap acaba şu mu:
Başarılı olmak istiyorsan,
bedelini ödemelisin!
Başarılı olmak için ne yapmak, hangi sıkıntılara katlanmak gerektiğini
konuşuyor olsaydık, hiç değilse kolay başarılardan söz etseydik, belki bu
cevabın bir mânâsı olurdu. Oysa bizim cevabını merak ettiğimiz sorular
şunlardı:
— İnsan niçin başarılı olmaya ihtiyaç duyar?
— Başarı arzusunu ortaya çıkaran eksiklik duygusu acep ne ola ki?
Başarıya ihtiyaç duymuş olan birinin, arzusuna
ulaşmak için gerekli maliyeti ödemeye yanaşıp yanaşmaması farklı bir şey, bu
maliyeti göze alabileceği başarılara talip olmak zorunda kalması ise başka bir
şey!
Başarı, basitçe eksikliğin giderilmesi değil,
eksik olanın ihtiyaç fazlası olacak kadar biriktirilmesidir. Bu bakımdan
yeterince eksiklenmeyen insan yüksek başarılara ihtiyaç duymaz! (Tırmanmanın
istikameti doğal olarak aşağıdan yukarıyadır. Aşağıda olmayan, niçin yukarıya
tırmansın?)
Azm u irade, gayret, çaba, vb. faaliyetleri
küçümsediğimi sanan akl-ı evveller, bu sözcüklerin yerini, hem de bir çırpıda hırs, ihtiras, tamâ gibi sözcüklerin
alabileceğini de hesaba katmalıdırlar.
Bu yer değiştirme, eylemin türüyle değil,
amacıyla ilgili olup kabaca çok çalışma olarak tanımlanabilir. Siyasî
hırslar, sanatsal ihtiraslar, ticarî tamahkârlıklar, kolaylıkla azim ve
gayret’le ilişkilendirilebilir.
Başardım,
başarılıyım, gibi boş lâfları bırak da söyle bakalım ey talib, mutlu musun?
Ben başarılı ama mutsuz çok insan gördüm. Keza
bir o kadar da başarısız ama mutlu insan.
Başarı insanı memnun eder, nefsine
haz verir ama eğer aptal değilse aslâ mutlu olmasını sağlamaz! (Yeri gelmişken, bazı ünlü sanatçıların yaşamları burada hatırlanabilir. Zekî, başarılı ve hâlinden
memnun sanatçıların. Göründüğü kadarıyla mutlu olamayanların.)
İyi ama kişi hem başarılı, hem mutlu
olamaz mı?
Olamaz, çünkü bir serçenin kanatları altınla
kaplanırsa, o serçe artık semâlarda yükselemez.
Unutmayınız, başarı altın gibidir. Çökertir.
Mutluluksa her halûkarda toprağa ihtiyaç duyar, bir vasata yani.
*OT Dergisi Mart Sayısı


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder